Varikosel; testis çevresinde bulunan spermatik kordondaki plexus pampiniformisi oluşturan venlerin anormal genişlemesi ve kıvrımlı hal alması durumuna denir. Erkek kısırlığının sebepleri arasında tedavi edilebilir en sık nedendir. Genel toplumdaki sıklık oranı % 15 civarındadır.
Kısırlık sebebiyle başvuranlarda varikosel sıklığı % 40’lara kadar çıkmaktadır. Her yaşta görülebilmekle beraber, 10 yaş altında çok az görülür. Yaş ilerledikçe ergenlik dönemine doğru sıklığı artmaktadır. Yaş aralığı 11-19 arasında varikosel sıklığı % 14- 20 arasında görülmektedir. Varikosellerin % 78-93’ü sol tarafta, %1-7’si sağ tarafta ve % 0-2’si iki taraflıdır.
Adölesan dönemde genellikle hiç bir belirti vermediği için, varikosel aileler tarafından tespit edilerek doktora başvurulur. Testis çevresinde şişlik(variköz damarlar), testis boyutlarında azalma, testis kıvamında yumuşama gibi bulgularla doktora başvururlar.
Varikosel tanısı fizik muayene ve skrotal Doppler Ultrason tetkiki ile konulur. Varikosel fizik muayeneye göre 3 dereceye ayrılır;
Grade 1: Sadece hastanın efor yapması(valsalva manevrası) ile saptanabilen varikosel
Grade 2: Hasta efor yapmadan elle muayenede saptanan varikoel
Grade 3: Dıştan gözle görülebilen varikosel
Hastanın fizik muayenesi sırasında testisler arasında büyüklük farkının olması cerraha girişim gerekliliği açısından bilgi verir. Özellikle 17 yaş altı çocuklarda semen analizi yapmak pek mümkün olmamaktadır.
Bu durumda ameliyat kararı testis boyutlarındaki farklılığa göre belirlenir, eğer fark %20’den fazla ise varikosel operasyonu önerilir. Varikoselin iki tarafta birden olması durumunda testis boyut farkına bakılmadan operasyon kararı verilir.
Adölesan varikosel sıklığı erişkinlerde görülene yakın orandadır. Varikoselin ameliyat edilme kriterleri şu şekilde belirlenmiştir;
1.Küçük testislerin eşlik ettiği varikosel
2.Her iki tarafta varikosel varlığı
3.Sperm analizi yapılabiliyorsa sperm kalitesindeki bozulma
4.Varikosele bağlı şikayetlerin olması durumlarında varikosel ameliyat kararı verilebilmektedir.
Adölesan varikosellerde tekrarlama sık oranda görülebilmektedir. Tekrarlama oranını azaltmak, hidrosel ismi verilen testis yaprakları arasında sıvı toplanması durumuyla karşılaşmamak için operasyonun mikrocerrahi yöntemle uygulanması uygun olacaktır. Mikrocerrahi yöntemde lenf damarları ve toplardamarlar(venler) kolayca ayırdedilebilir ve bu sayede bağlanıp hidrosel oluşması ihtimali ortadan kaldırılmış olur.
Operasyona bağlı oluşacak komplikasyonlar uygulanan yöntem ve uygulayan cerraha göre değişmektedir. En önemli komplikayonlar hidrosel(testisi saran kılıflar arasında sıvı toplanmasıdır), testiste küçülme(atrofi) ve varikoselin tekrarlamasıdır.
Testise ait lenf damarlarının bağlanması sonrasında ortaya çıkan hidrosel varikosel ameliyatının en sık rastlanan komplikasyonudur. Bu sebeple mikrocerrahi yönteminin uygulanması büyük avantaj sağlamaktadır. Mikrocerrahi yönteminde hidrosel oluşumu yok denecek oranda az görülmektedir.
Mikrocerrahi yöntem uygulanması durumunda çok küçük damarların bağlanması söz konusu olmakta ve ileride varikoselin tekrarlama ihtimali çok azaltılmaktadır. Mikroskop kullanılmadan yapılan varikosel ameliyatlarında %15 civarında varikosel tekrarı görülmektedir. Mikrocerrahi uygulanan hasta gruplarında varikosel nüksü % 1 oranında görülmektedir.
Hastaların muayenesi sonucunda testis büyüklüklerinde farklılık olmayan ve varikosele bağlı şikayetleri olmayan hastalarda yıllık olarak muayene ile izlem uygundur. Yıllık takibe alınan hastalarda fizik muayene haricinde verebilen hastalara semen analizi yapılarak sperm sayımı yapılması da önerilir.
Ameliyat sonrası semen veren hastalardan 3 ve 6 ay sonra sperm sayımı yapılmalı, veremeyenlere yıllık hidrosel, testis küçülmesi ve varikosel tekrarı açısından kontrol önerilir.