Aids hastalığı bir virüs hastalığıdır, etkeni HIV olarak isimlendirilir. HIV bulaşan bir kişide hastalık belirtileri yıllarca çıkmayabilir fakat bazı kişilerde kısa süre içerisinde belirtiler başlayabilir. Bazı kişilerde virüsün (HIV) bulaşmasından birkaç ay sonrasında AIDS ile ilgili belirtilerin ortaya çıktığı görülebilmektedir.
Zaman ilerledikçe virüs çoğalarak aids hastalığının tüm belirti ve bulgularının ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bazı kişilerde ise virüs (HIV) kişinin vücudunda olmasına rağmen yıllarca (10 yıla kadar sürebilir) hiçbir belirti vermeyebilir.
AIDS hastalığına karşı bilinçlendirme kampanyaları, ameliyatlar ve cerrahi girişimler öncesi testler, kan bağışlamaları sonrası kan analizleri AIDS hastalığına sebep olan virüsün (HIV) daha erken dönemde tespit edilmesine yardımcı olmuştur.
Bu şekilde bir çok hastaya daha erken dönemde tanı konması sağlanmıştır. AIDS hastalarında fırsatçı enfeksiyonlarla ağır pnömoni(zatüre), menenjit, ensefalit, tüberküloz enfeksiyonları gelişebilir. Erken tanı konması ile koruyucu ilaç uygulamaları enfeksiyon oranlarını azaltılabilmektedir.
AIDS hastalığı Dünya genelinde 25 milyondan daha fazla kişide bulunmaktadır. Tüm AIDS’li hastaların yaklaşık % 80’i erkek olup, beşte biri 50 yaş ve üstündedir.
Hastaya HIV enfeksiyonu tanısı konduğunda bu enfeksiyonu yeni almış veya uzun zamandır enfeksiyonu taşıyor olabilir. Hasta enfeksiyonun herhangi bir evresinde olabilir. Ateş, kilo kaybı, ishal, ağızda mantar enfeksiyonu, öksürük, nefes darlığı AIDS hastalığının ileri düzey klinik belirtileridir. Üroloji belirtiler olarak;
-Atipik ve bakteriyel olmayan enfeksiyonlar,
-Sık görülmeyen kanserler,
Böbrek sorunları ve idrar yapma sorunları olarak sayılabilir.
Ateş, bitkinlik, lenf bezi şişmesi ve deri döküntüsü gözlenir. Enfeksiyon: İdrarda yanma, sık idrara çıkma, idrara sıkışma hissi, ateş ve yan ağrısıdır. Bazen idrardan kan gelmesi, antibiyotik tedavisine dirençli idrar yolu enfeksiyonu gibi atipik belirtiler görülür.
Kanserler : AIDS hastalarında bağışıklık sistemi baskılandığı için enfeksiyonlar, kanserler daha sık görülür. Lenfoma görüldüğünde böbreğin bulunduğu retroperitonu tutarak idrar kanalı tıkanıklığı ve buna bağlı belirtilere yol açabilir. Bu durumda böbrekte genişleme, kolik veya künt ağrılar, idrarda kanama gibi belirtiler gözlenebilir.
AIDS hastalarının hemen hemen yarısı idrar yolu enfeksiyonu ile karşı karşıya kalır. Bunların çoğu semptom vermez. Sıklık bağışıklığın baskılanma derecesi ile ilişkilidir. Bakteri enfeksiyonları görülebildiği gibi, virüs(adenovirüs, cytomegalovirüs), mantar enfeksiyonlarına da rastlanabilir.
-Korunmasız cinsel ilişki
-Korunmasız anal veya oral seks
-Çok eşlilik
-Cinsel yolla bulaşan hastalık geçirmiş olmak
-Damardan uyuşturucu alışkanlığı ve iğneyi ortak kullanmak
Kan verilmesi : Ameliyat ve bir hastalık sebebiyle kan veya kan ürünleri verilen hastalarda tüm testlerin yapılmasına rağmen HIV enfeksiyonu(AIDS hastalığı) bulaşma riski vardır. Hastalığın kuluçka döneminde bağışçıdan kan alınması testlerde enfeksiyonun tespit edilmesine engel olmaktadır.
Cerrahi Müdahaleler : Kullanılan cerrahi aletlerin yeterli sterilizasyonunun yapılmadığı ya da yapılamadığı cerrahi müdahale uygulamaları enfeksiyonların yaygınlaşması için risk oluşturur. Ülkemizde kampanyalar şeklinde sünnet işleminin uygulandığı durumlarda aletlerin sterilizasyonu yeterince yapılamamakta ve bir çocuktaki enfeksiyon bir çok çocuğa yayılabilmektedir.